- 632 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
RAHAT MISINIZ?
Bugünlerde anne ve babaların yüreğinde yine hüzün rüzgârları esiyor, gözlerinden yaşlar dökülüyor avuçlarına. Anneler çaresiz, babaların gözleri ürkek ve umutsuzca bakıyor, omuzları düşmüş. Gözyaşlarını akıtmamak için kendilerini zor tutuyorlar. Hani birisi hafiften dokunsa ya da acıklı bir laf etse kimse onları durduramayacak; o denli dolular...
“Vatan borcu kutsaldır.” düşüncesi ile gururlu ve dik durmaya çalışıyorlar. "En büyük asker bizim asker." diyerek davulla, zurnayla, marşlarla askere gönderdikleri çocuklarının yaşamından endişe duyuyorlar. Çocuklarına veda edişleri gitmiyor gözlerinin önünden.
Son kez sarılarak bir kez daha evlatlarının kokularını içlerine çekmişti anne ve babalar. Ya evlatlar, onlar da dönemeyeceklerini biliyorlarmış gibi son kez ana, baba kokusu, çocuk kokusu, yar kokusunu beyinlerine kazımışlardı o yolu adımlarken. Onları kışlaya götürecek araç hareket etmeye başlayınca, yürekleri parçalanmış, gözyaşları sel olmuştu. Asker selamını çakmıştı gururlu delikanlı yürekler yolcu edenlere. Gözleri dolu dolu anne ve babalar ile yüreği parça parça olmuş sevdikleri uzaktan el sallamıştı “Geri gel yiğidim, geri gel sevdiğim.” dercesine çaresizce bakmışlardı gidenlerin ardından.
Bugünlerde doğu ve güneydoğu yine çok hareketli. Genç evlatlarımız ellerinde tüfeklerle yürürken bedbahtlara doğru, yürek çarpıntılarının seslerini duyuyor anne ve babalar. Kışlaya geri döndüklerinde ailelerine gönderdikleri küçük bir selam ile “Çok şükür, evladım bugün de sağ.” diyor ana, babalar hiçbir gece uyumadan, yürekleri avuçlarında güvercin korkaklığındalar, canlarından can alınıyor şimdilerde. Her çalan kapı zili dualara sebep oluyor “Ne olur Allah’ım evladımı bana bağışla.” Uykusuz geçiyor geceler ve hep pencere önünde, en kalabalık ortamda bile sessizleşiyorlar, uzaklara dalıp gidiyor ihtiyar gözler. Daldıkları yerden evlatlarının kokusunu duyuyorlar, onlara sımsıkı sarılıyorlar... Yürek mi dayanır buna…
Oysa yirmilik, yirmibeşlik delikanlı hayaller havada uçuşuyor asker ocağında. Hiç âşık olmamış kalplerle, aşkından yanan mecnunlar kader birliğinde. Yeni doğan bebesini görmeyenler ile eşi henüz hamile müjdesini alanlar yan yana orada. Tek başına sıcak bir duş almak, arkadaşları ile kafa çekmek, ya da babalarıyla iki el tavla oynamak arzusunda olanlar ile çocuklarıyla boğuşmak, oyunlar oynamak isteyenlerin hepsi bir arada korumaya ant içtikleri vatan toprağında. Tüm hayallerin rengi ve duygusu aynı asker ocağında. Hepsinin tek bir dileği var; eve sağ salim dönmek. Allah yazmamışsa genç bedenler ölüm kadar soğuk bir cümleyi henüz kurmuyorlar.
Korkarak bilgisayarımın başına geçip haberleri kontrol ediyorum. Kaç şehit oldu bugün? Benim de yüreğim ağzımda her şehit için yüreğime bir yumruk daha iniyor. Ne kadar hissedebilirim ki ananın, babanın parçalanan kalbinin, dağılan ruhunun acısını...
Kahpe kurşunlara hedef olmuş genç asker bedenleri geliyor yurdun dört bir yanından memleketlerine. Bayrağa sarılmış tabutlar iniyor uçaklardan, baş tarafına adresleri yazılmış... Ailelerine teslim edilen özel eşyaları kan içinde. Yürekler dağlayan feryatlar yükseliyor anaların yüreğinden, Oyyy Hasan’ım, Serkan’ım, Mehmed’im… Bizi bırakıp nerelere gittin…
Babalar dik durmaya çabalıyor, oysa için için hırslandıklarını, yıkıldıklarını herkes biliyor. Acıya boğuluyor her geçen gün yürekleri... Tek cümle dökülüyor dudaklarından “VATAN SAĞOLSUN.”
Asker selamı çakan yürekli gençler toprağa verilirken buluşuyor cennetiyle. Gökyüzünden el sallıyor sevdiklerine ve bu kez şehit selamı çakıyor yukarılardan.
Yürekli gençlerin, onurlu anne ve babaları yürekleri yanarken dahi dimdik durup vatan sağ olsun dediklerinde; çocukları askerlik yapmasın diye bin bir hileye başvuran anne ve babalar ile askerlik yapmamak için çürük raporu alan ensesi kalınlar ve askerlik yapmamak için sürekli tecil alan gençler; İçiniz rahat mı? Gencecik bedenler bu Vatan uğruna şehit olup toprağa düşerken vicdanınızın sesi sizi rahatsız etmiyor mu? Şehit olan bu canlar sizin başınızı önünüze eğdirmiyor mu?
Siz ki bugün kuştüyü yatağınızda onlar can verdiği için rahat uyuyorsunuz.
GERÇEKTEN RAHATMISINIZ?
HÜLYA TÜRK
YORUMLAR
ölmemenin bedeli belli usta iki taksit.... otuzbin lira.....
yemen yolu çamurdandır
karavanam bakırdandır
zenginimiz bedel verir
şehidimiz fakırdandır.... saygılar sevgiler bu güzel kaleme
HÜLYA TÜRK
Ya vicdan...
Haklısınız değerli üstad...
Doğru söze ne denir ki...
Teşekkürler
Yazınızı beğenerek okudum.
"çocukları askerlik yapmasın diye bin bir hileye başvuran anne ve babalar ile askerlik yapmamak için çürük raporu alan ensesi kalınlar ve askerlik yapmamak için sürekli tecil alan gençler; İçiniz rahat mı?"
Bu saydıklarınızın içi rahattır hiç meraklanmayın!
Bunların vatan sevdası diye bir dertleri yok.
Bunların derdi vatanı satıp ceplerini doldurmak.
Yazınız sebebiyle sizi tebrik eder,
Saygılarımı sunarım.