- 1835 Okunma
- 11 Yorum
- 1 Beğeni
HADİ BENİ İNANDIRIN!..
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Emine PİŞİREN
“Düşmanlarını bağışla, ama asla onların adlarını unutma!”-J.F.Kennedy-
Unutmak mı? Unutulmak mı?
Her iki duygunun da zalim, gamsız ve bir o kadar da vefasız insanların yüreklerinde beslediği bir duygu olduğunu, cömertçe tükettiklerini, saydıklarımda fazlasıyla var olabileceğini düşünmekteyim. İnsan keşke başarabilse bazı hoş olmayan olay ve anıları unutmayı…Nasıl ki, bilgi işlem makinesine hükmedebiliyor, beynine de tesir edebilse keşke…
Ne kadar format atarsa atsın, ne kadar çöp kutusuna iletirse iletsin, anılarını ve yaşanmışlıkları silebilir mi? Hadi unut bakalım, bunu başarabilen var mıdır? Hayır, unutmamız mümkün değil ki…
Ancak beyne bağlı görünmez akıl kuşağının koptuğu us yitimlerinde belki… O da ölüm sonrası ruhun bedenden ayrıldığı anlardır belki…Şöyle düşünmekteyim:
Nasıl ki, bir tiner çocuğunun kullandığı uyuşturucu; onun etkisiyle beyninde merkezi sisteminde yıkımlar, hasarlar veriyorsa, bizi etkisine alan güçlü üç duygudan, AŞK-NEFRET-ÖFKE duygularından biri de geçmişte yaşadıklarımızın sanki bir antidotu!..Anıları ve yaşanmışlıkları unutamıyoruz, silemiyoruz. Öyle ki, dili geçmiş ve mişli geçmişlerle dünlerin raflarına kaldırıyoruz yaşadıklarımızı.
Unutmamak, kötü bir zehirdir. “Sevgidir, onun ilacı” diyene inanmamı beklemeyin. Sevgi belki hoşgörüyü sağlıyor, ama o keskin kin ve öfkeye yol aldıran “duygu virajını” hızla geçmenizi engelleyemiyor.
Çünkü, beyindeki hasarı ve yıkımı çok şiddetli bir deprem sonrası gibidir…
İşte öyle anılar yaşıyor ki insan, mesela İLK AŞK gibi, İLK AYRILIK gibi, VEDASIZ gidişler gibi, vs …
Unutmak mümkün olmuyor ve geri dönüşümü imkansız izlerini taşıyor beyin…Özellikle, hak ettiği halde, anımsanmayan, vefa gösterilmeyen onurumuz incindiğinde, eksik hissetmiyor muyuz kendimizi?
Alzheiemer hastaları bile başaramıyor unutmayı, geriye dönüşler yaparak çocuklaşmıyorlar mı?..
Gençlik yıllarımın macera duygularını tattıran Wilbur Smith’in bir kitabında okumuştum; fillerin asla unutmadıklarını.
Dişi için avlanan fil yaralı kurtulmuştu avcının elinden. Bir yıl sonra aynı avcı, aynı bölgede avlanırken avlanmıştı file. Kendisini yaralayan, onurun ve gücün sembolü dişini kıran, Fil unutmamıştı; bir yıldır taşıdığı acının öfkesiyle kırık dişinin bedelini sağlam dişiyle almıştı. Avcı ölümle ödemişti bedelini!..
Doğa ve insan ONURU incinince unutmuyor; kendinden alınanı fazlasıyla nemalandırıyor.
Çocuklar, kadınlar ve filler asla unutmuyorlar.
O anlamlı sözüyle Kennedy’nin sözüne geliyoruz, affedebiliyoruz, ama asla unutmuyoruz.
UNUTTUM diyen inanın yalan söylüyor, yalan!..
HADİ BENİ İNANDIRIN!..
Sevgiyle ışısın gönlünüz…
Emine PİŞİREN
25.O2.2012
Not: Bu yazıma esin olan Sn. Enver Ersoy’a teşekkür ederim.
YORUMLAR
Değerli Edebiyat Defteri Yönetimi ve Sevgili Yazım Dostlarım,
Sizlere iki borcum var.
ÖZÜR ve TEŞEKKÜR.
Yorumlarınızla yazıma anlam katıp eşlik ettiniz.
Ve beni GÜNÜN YAZISI olmaya layık gördünüz.
İnanın;
Çok mutlu oldum.
Geciken teşekkürümü kabul ederseniz sevinirim.
Selam ve sevgilerimle
Sizi inandıramam unutulduğuna yaşananların,geçmşin,acının veya öfkenin.Çünkü ben de inanmayanlardanım... Unutulsa daha mı iyi olurdu onu da bilmiyorum.Çünkü unutsaydık yaşanan acı şeyleri,aynı insanlara yeniden güvenir yeniden acı çekerdik.Sanırım unutamamak en iyisi. SAYGILAR!
YİNE HAKKIYLA YAZILMIŞ BİR YAZI, YİNE BEĞENEREK OKUDUM. UNUTMAK İMKANSIZ GİBİ BİR ŞEY NE İYİ OLAN NEDE KÖTÜ OLAN YAŞANMİŞLIKLAR UNUTULMUYOR SADECE KÖTÜ OLAN BİR OLAYIN FAALLERİ AFFEDİLİYOR AMA O YİNE İZOLA BİR ŞEKİLDE YÜREĞİNİZDE KALIYOR... O DURUM ÜSTÜ TÜLLE ÖRTÜLMÜŞ GİBİ AKLIN BİR KÖŞESİNDE BUĞULU BİR YERDE SAKLI DURUYOR... BENDE İNANMIYORUM..
SELAM SİZE DEĞERLİ YAZARIM...