Muhteşem Yüzyıl Üzerine
Bu konuda yazmayı düşünmüyordum; ama gerek öğrencilerimin gerekse çevremin soruları karşısında yazma ihtiyacı hissettim.
Malumunuz, birkaç haftadır bir TV kanalında gösterilen Muhteşem Yüzyıl dizisi öyle bir furya estirdi ki tartışma programlarında bol etiketli sosyal demokrat aydınlar ve İslamcı (!) yazar, çizerler günlerce arz-ı endam eylediler.
Kendini İslamcı (!) ya da muhafazakar diye nitelendirenler hep şunu savundular: Kanuni böyle olamaz, film harem üzerine kurulmuş, Osmanlı’da harem böyle değildi vs…
Diziyi ilk bölümden itibaren izliyorum. Şurası bir gerçek ki bizim halkımız tarihi filmlere açtır ve insanımızın tarihi film izlemeye ihtiyacı vardır. Dolayısıyla dizi milli maç reytinglerini bile geride bırakarak yoluna devam ediyor.
Osmanlı’da harem şöyleydi, böyleydi; dizideki olaylar gerçekti, yanlıştı boyutuna girmek istemiyorum. Benim dikkat çekmek istediğim şey daha başka.
Bakınız, Seyit Ahmet Arvasi 1965 yılında kaleme aldığı “İleri Türk Milliyetçiliğinin İlkeleri” adlı kitabında ne diyor: “Türk milliyetçileri kendi tiyatrosunu, kendi sinemasını, kendi basınını, kendi televizyonunu kurmak zorundadır.”
Yıl 1965. Henüz tek TV kanallı günler ve tiyatronun, sinemanın bugünün fersahlarca geride olduğu bir dönem; ama Seyit Ahmet Arvasi ileri görüşlülüğüyle bize bir yol haritası çiziyor.
Yıl 2011. 46 yıl sonra biz hala ortalıkta yokuz! Sağcısı solcusu, dindarı ateistiyle her kesimin kabul ettiği kaç tane şarkıcımız var, kaç tane tiyatrocumuz, sinema oyuncumuz var? Kaç tane film yapımcımız var? Türk sinema tarihine damgasını vurmuş kaç filmimiz var? Edebiyatta çığır açmış kaç dergimiz, basında öncü olmuş kaç gazetemiz var? Ses getiren kaç köşe yazarımız var?
Bizim kesimin en baba film yapımcısının yaptığı filmlere bakınız. Deli Yürek ve Kurtlar Vadisi… Bu muyuz biz, sadece mafya ve külhanbeyi dizileri mi çekiyoruz?
Madem bu tarih bizim, madem tarihimizle gurur duyuyoruz, öyleyse şimdiye kadar neden tarihimizi doğru anlatan adam gibi bir film yapmadık? Bakın İslamcı geçinen TV kanallarına. Hangi filmi, hangi dizisi bir gecede milyonları ekrana kilitliyor? Mıymıntı, etme bulma dünyası formatlı dizilerden başka ne var ekranlarda? Bu milleti sürekli ezik gösteren, etme bulma dünyasıyla meşgul eden zihniyetten başka ne var ekranlarımızda?
Sen tarihine, kültürüne sahip çıkmazsan birileri seni kendi görmek istediği şekilde yönlendirir. Yıllarca muhafazakar kesim sanatı göz ardı etti; bu kesimin önde gelenleri S. Ahmet Arvasi gibi öngörülü olamadılar ve kendilerine inananları sanattan uzak tutmaya çalıştılar.
Şimdi, sen kendi sanatçını yetiştirememişsen ya da yetişmeye yüz tutmuş sanatçına sahip çıkıp onu bir numara yapmamışsan, kendi sinema sektörünü oluşturamamışsan başkasına söz söylemeye ne hakkın var?
Kendi beceriksizliğini bağırıp çağırmakla, ona buna saldırmakla mı kapatacak muhafazakar kesim? Yok bu tarihi gerçekleri yansıtmıyor, yok kanuni böyle değildi, harem şöyleydi vs vs. Kardeşim, o zaman sen yap gerçeğini de izleyelim! Adam gibi bir dizi yapıp bu milletin önüne koydun da izlemediler mi? İşte sen bu piyasada olmadığın için birileri açığı böyle kapatıyor.
S. Ahmet Arvasi’nin şu sözlerini bir kere daha hatırlatıyorum: “Türk milliyetçileri kendi tiyatrosunu, kendi sinemasını, kendi basınını, kendi televizyonunu kurmak zorundadır.”. Hem de bir an önce, bu milletin bir 46 yıl daha beklemeye tahammülü yoktur!..
YORUMLAR
Sadece birinci bölümünü izledim. İlk bölüm fiyaskoydu. İkinci bölümü izlemeye gerek görmedim.
Adı öyle olmasa da Kanuni'inin hayatı anlatılıyor. Bu kişi padişah olsa yada olmasa bile mahremine, haremine girilmemeliydi.
Ki hareme gelene kadar çocukluğu, sancakbeyliği, kaymakamlık dönemleri var.
Bir olay nasıl değerlendirilmek istenirse araştırılması ve kabul edilmesi de o yönde olur. Maksad sanırım reyting yapmak.
Böyle olmasaydı kimin eli kimin cebinde aşk dizileri gibi bir film çekilmezdi.
Hatırladığım bir film; Çılgın Türkler'in yazarı Turgut Özakman'ın yazdığı, TRT gösterimi "Kurtuluş" adlı dizi. Nefisti. Gerçek belgelere dayanıyordu.
Gerçek belgeler araştırılsa ve istense çok daha gözel filmler de çekilebilir. Yeter ki istensin.
Tarihi sorumluluk bilincinde olan yapımcılara büyük iş düşüyor. Tarihimiz bize ve çocuklarımıza şimdiye kadar olduğu gibi yanlış öğretilmesin.
Paylaşım için teşekkürler.
mkuvanci
Râzı.
kim kimin anasını bacısını....bunları laf dert etmiyorsanız samimiyetinize inanmam mümkün değil...eğer onları ailece izlenir buluyorsanız o sizin fikriniz tabi hayat sizindir kim karışabilir...
ben yanlış yere olta attığınızı düşünüyorum...
saygılarımla...
böyle bir mantık var mı ya
muhafazakar kesime giydirerek kendi çizgini hizaya getirmek...her kersime çakarak kendi fikri yapısına yön tayin etmek...
keşke hiç kalemi elinize almasaydınız...
canınız kutuplaşmak istiyorsa ki bu yazınızda apaçık görülüyor elinizi bahsettiğiniz alandan çekeceksiniz
tarih sizin babanızın malı değil
hepimizin tarihi...
muhteşem yüzyıl gibi pespayeliğin ötesinde dizilerin en azından alternatifleri yapıldı bu ülkede ve beğenildi de...ama sanırım sizin çizginizde olmayınca pespaye olarak kaldılar kafanızda
aşağıda yorum yapanlar bir kaçını yazmışlar zaten sanırım öfkenizden dolayı aklınıza gelmedi...
mkuvanci
Benim fikrime göre diye bir şey yok. Hangi muhafazakar kanalda tarihimizi hakkıyla anlatan ve bizi ekran başına kilitleyen dizi var. bırakın tarihi diziyi, hangi filmi akşam evimizde ailecek rahatça, kendi kültürümüzü yansıttığı için izleyebiliyoruz.
Neden izleyemiyoruz? Çünkü muhafazakar kesim her şeyi "günah" çerçevesinden görüp sanata ağırlık vermiyor da ondan.
Zaten benim sorunum da sanata bakışı yorumlayamayan sağ kesimle...
Râzı.
muhafazakar sanatın içinde ebru var tezhip var ciltleme var...muhafazakar kesimin sanat anlayışı için etrafınıza bakmanız yeterli camilere mescidlere çeşmelere hanlara hamamlara kümbetlere medreselere
vs vs...kadınları çamurda güreştirmek nü resimler çizmek cinsel organları apaçık ortaya serilmiş heykeller dikmek avrupadan kopyalama sanat eserleri inşa etmek -onların yapıları sert çizgilerle doludur bizdeki daha yuvarlak daha estetik daha geniş yürekliliği temsilen hatları yumuşak geçişlidir- kitaplarında abartılı cinselliğe yer vermek vs midir sanat illa ki...yapmayın..
siz islamın sanat anlayışıyla ilgili bir kitap okudunuz mu zahmet edip dert edinmeden önce...
ayrıca o kanallarda bir çok program var kültürümüzü yansıtan özellikle gezelim görelim türündeki programlara dikkat ediniz derim...
mkuvanci
Benim göstermek istediğim aslında sizsiniz. Başını kuma gömmüş ve geçmişteki sanatıyla övünen ama bugün sanat adına geçmişin tekrarını yapmakmat ileri gitmeyen, kendini geliştiremeyen bir muhafazakar kesim... İslam sürekli kendini geliştirmek değil midir? Ecdad hep yerinde mi saydı, daima kendini geliştirmedi mi? Ben de maalesef bu geri kalmış muhafazakar kesimin bir üyesiyim ve kendimi sorguluyorum bir nevi bu yazıyla.
Ancak kafalar şablonlarla şekillenince ve gözlükler sadece bir yönü görünce bakış açısı da o kadar dar oluyor.
Benim sorunum bu! Ben hala dar çerçevede dönüp duran; sanat, edebiyat, bilim ve teknik adına din-i islamın muhaliflerinin gerisinde kalan kendimin de içinde bulunduğu grubu sorguluyorum. Mehmet Akif'i okumuşsunuzdur, o da aynısını yapmıyor muydu?
Bakınız, şimdi ismini hatırlayamadığım bir yazarın anılarında okumuştum; Üstad Necip Fazıl'la tanışıyor yazarın da içinde bulunduğu bir grup genç ve ertesi gün saat 4'te üstadın evinde buluşmak üzere anlaşıp ayrılıyorlar. Gençler akşam kafa kafaya verip konuşuyorlar. Diyorlar ki "üstad bize yarın 4'te dedi; ama sabah dört mü, akşam dört mü? "Sonra sabah 4'te demek istemiştir deyip ertesi gün sabahın dördünde Necip Fazıl'ın kapısın çalıyorlar.
Necip Fazıl yatak kıyafetiyle açıyor kapıyı, buyrun gençler diyor. Biz geldik üstadım, diyorlar. Siz de kimsiniz sorusuna "dün, saat dörtte gelin demiştiniz ya" diyorlar.
Necip Fazıl şöyle bir bakıyor gençlere ve şu sözleri söyleyip kapıyı yüzlerine kapatıyor: "Yahu, bu sağcıların hepsi mi salak?"
Evet, bizde bu salaklık var ne yazık ki... Dar kalıplara sıkışmış, ileriyi görmekten, düşünmekten, yorumlamaktan aciz bir salaklık...
Râzı.
yaşımı bile kafanıza göre atıp onun üzerinden yazıyorsunuz...
ben 37 yaşındayım...genç nesli anlayıp anlamamak konusunda da bir öğretmen olarak şunu söyleyeyim ki anlayın
benim öğrencilerim ben varken her türlü özel problemlerini gelir benimle konuşurlar...başka bayan öğretmenlere yönlendirsem de gitmezler...her türlü ama her türlü sırlarını problemlerini sevinçlerini gelip paylaşırlar...
şu konuda size katılıyorum
evet sanat konusunda geri kaldık ama bu sağcıların solcuların milliyetçilerin vs topyekün kendisine müslümanım diyen herkesin geri kalmışlığıdır islam sol sağ milliyetçilik üstüdür bu bakımdan islam sanat yada başka açılardan geri kalmışsa bu hepimizin sorunudur suçudur bunu sağcılara muhafazakarlara yıkmak ne kadar doğru değil mi
muhafazakarların bu günkü açılımı belli anlayışlar üzerinden ve amatörce filmler diziler yapmak -ama gelenek görenekler yok diyemeyiz- solcuların anlayışı avrupayı taklit her işlerinde
milliyetçilik henüz cnerede duracağına karar veremedi daha....vs vs
tamam sanat olarak çok geride kaldık ve gereken öenmi vermedik
ama bu sanat yok anlamında değil
kendi değerlerimizin reklamını iyi yapmadık anlamındadır
yoksa anadolunun bir çok ilinde islam sanatının içine giren konularda bir çok kurslar açılıyor güzel ürünler veriliyor bir kıpırdama var yani...
bakış açımın darlığı hakkındaki söz<leriniz tanımadığınız insanlara yaklaşma sırasındaki kabalığınız deyip geçiyorum
yoksa ne bildiğimi ne kadar bildiğimi nasıl bir bakış açısı na sahip olduğumu ölçecek durumda değilsiniz...değil mi...
Râzı.
bu cümleyi yazınca bayanmışım izlenimi olabilir...değilim diyeyimde yalancı durumuna düşmeyeyim...
Tarihi gerçeklikler doğru ve milli kültüre paralel işlendiğinde izleyicisi oluyor zaten.Örneğin Küçük Ağa dizisi vardı bir zamanlar ve güzel tepkiler almıştı.BU Muhteşem Yüzyıl denilen diziye ilgiyi sanatla açıklamak çok doğru değil diye düşünüyorum.Hareme, haremdeki hayata, batının Magnificient the Suleiman diye bildiği Kanuni Sultan Süleymanın, onu muhteşem yapan özelliklerine değil de, bol bol cinsellik soslu sahnelerine gösterilen ilgiyi, sanata değil ama daha çok "evlenme" programlarındaki ilgiye benzetebiliyorum..
Diziden bugüne kadarki bölümlerde hangi tarihi gerçekliği, hangi muhteşemliği gördük ki?
Dizinin senaristi....İşçi partili ergenekoncu biri...tabiki tarihimize sövecek....sözde sanat dünyası ve medya dünyası reklam şirketleri ve boyalı basın avrupanın derin devletine rabıtalı ve ihaleli...yıllarca Kemal Sunallı flimlerde kasıtlı olarak hocalara sövülmedimi....ilk defa "Ekmek teknesi" ve Deli yürek dizilerinde " birazcık Halka kulak verildi..oradaki namaz sahnesinden askeriye rahatsız olup diziyi fişlemişlerdi...nereden nereye gelindi...buna şükür....