- 801 Okunma
- 7 Yorum
- 0 Beğeni
HİÇ KİMSE SÜRECİ BİTİREMEZ GAME OVER!
HİÇ KİMSE SÜRECİ BİTİREMEZ
GAME OVER
Hükümet-devlet uyumuyla açılım olarak sunulan ve epeyce de mesafe kat eden sürecin kesintiye uğramaması gerekir. Büyük ülke küçük(lerin) manipülasyonlarını -not eden- ancak görmezden gelen ülkedir. Kalkıp kendi şanına yakışmayan, büyüklüğüne halel getirici yanlış hamlelere başvurursa sadece ve yalnızca ülke kaybeder. Bu da herkesin kaybı demektir ki hiçbir şekilde arzu edilmeyen durumdur.
Ne mi söylemek istiyorum?
Başlatılan süreç halkın kahhar ekseriyetinde "kardeşlik yeniden tesis edilecek, yaralar sarılacak ve artık ülkem huzurlu bir uçuşu hak etti" umudunu yeşertti. Ama gelin görün ki PKK’lilerin gelişiyle beraber (hakikaten abartılan, çığırından çıkarılan şenliklerle) oluşturulmaya çalışılan karamsar hava her kesimden insanları endişeye sevk etmiştir. Hükümetin derin reflekslerden dolayı yarım bıraktığı "açılımları" yok değil. Bunu bilen halk iktidarın DTP’lilerce düşünülmeden yapılan gösterilerle oluşan atmosferden "hükümet yine topuklarını istikamet alacak" diye endişe duymaktadır.
Evet,
Yapılan doğru değildi,
Evet,
Bu seviyeye gelmesi moral bozucu gösterilerdi,
Evet,
Yapanların maksadını kötüye yormasam da -hiç kimsenin kazançlı çıkamayacağı bu türdeki süreçleri- bir nevi zafer kazanma gösterisine dönüştürmek akıl kârı değildi.
Evet,
Evet,
Evet,
Ama biz Türkiye gibi bir ülkeden; asırlarca süregelen devlet geleneğine sahip bir ülkeden söz ediyor isek söz konusu olumsuz durumların moral bozması düşünülemez. Kaldı ki PKK ve ona destek veren kesimin ortaya koydukları sorunlu kutlamalardan dolayı açılımın yara alması, süreci kesintiye uğratacak ağırlıkta olması böylesi devlet geleneğine sahip bir ülkeye yakışır durum değildir. Yapılanları "birileri" eliyle süreci sabote etme amacıyla planlandığını da ihtimaller arasına almak ve bunun üzerinde kafa yormaya değmez ama- yine de düşünmek gerekmiyor mu?
Yıllarca bir düzenleme ile vatandaşını rahata kavuşturan yöneticilere derhal ERGENEKONvari yapılanmaların gerçekleştirdikleri insaf ve insanlık dışı eylemlerle mesajlar yollanır ve bu korkak siyasetçiler de kararlarından çark ederlerdi. Ama artık yeter, bu oyununuza gelmeyeceğiz. Kendinize yeni oyunlar bulmalısınız.
Kürt Sorunu da ne zaman çözüm sürecine girmiş ise bu ülkede mutlaka bir provokasyon, süreci baltalama girişimi ve bir görünmez elin her şeyi yerle bir edişini gördük. Aslında sadece Kürt sorununda değil; AB sürecinde, Kıbrıs ve başörtüsü konusunda da atılan adımlar aynı merkezlerde hazırlanıp yedekte tutulan manipülatif, provokatif "eylem planları" devreye konularak engellenmeye çalıştılar. Kısmen muvaffak olduklarını hep beraber gördük.
Buyurun size 1993 Bingöl katliamı;
Tam PKK ateşkes sürecini uzatıp silahları bırakmayı tartışırken 33 erimiz şimdilerde itirafçı olan Şemdin SAKIK’a bağlı PKK militanları tarafından pusuya düşürülerek katledildi. O yıllarda eve izinli, sivil kıyafetlerle dahi olsa asker yollamıyordu TSK. Ama Malatya’daki subayın emriyle ve üstelik ihbarların da olduğu bir dönemde nasıl olduğunu anlayamadığım bir sebeple! sanki yollar/ortam güllük-gülistanlıkmış gibi erlerimizi Malatya’dan savunmasız, korumasız, tedbirsiz bir şekilde yola koydu. Bu sevkiyatı gönderen dönemin sorumlu subayı da şimdi ERGENEKON davasında "zanlı" kürsüsünde oturan bir zat-ı muhterem! Bu bir anlam ifade etmiyor mu? Daha ne olsun?..
Yine Dağlıca, Aktütün baskınları ve onu takip eden diğer baskınlar hangi süreçlere denk getirildi?
"Irak’a girelim-girmeyelim; sınır ötesi operasyon olsun-olmasın" tartışmalarının harareti yükselttiği dönemlere denk gelmedi mi? Niçin bunlardan ibret alınmıyor/almıyoruz? Bütün bunlar normal terör olayları/eylemleri miydi sanırsınız?
Bugün yaşananların o günlerde yaşananlarla tam da örtüşmese de; en azından sonuçlarından yararlanma babından ciddi bir benzerlik ortaya koymuyor mu? O halde "süreci yaraladı", "süreç (kapatılamazsa) ertelenmeli" naralarına kulak vererek kardeş kanı dökmeye devam mı edeceğiz?
İnanıyor ve diliyorum ki sorumluluk makamında herkes sürecin ülkeye getireceği ebedi yararları geçici töhmetler hatırına terk etmemizi istemiyor ve de beklemiyordur. Büyük ülkeye yaraşır davranmak olmalı işimiz. Reaksiyoner, edilgen ve özne olmaktan ürken politikalara değil; asil, aksiyonu esas alan, özne olmayı şanında bilen siyaset tarzına sahip olunmalıdır.
Büyük devlet olmanın gereği olarak (özellikle bu konularda) ülkenin menfaatlerini tepkilerden dolayı göz ardı etmemektir. Son zamanlarda hamaseti, duygusal atmosferi, ajitasyonu esas alan gösteriler -göstericiler farkında olmasa da- ülkeye zaman kaybettirmekten öte bir amaca hizmet etmeyecektir.
Büyük ülkeler benzeri sorunlarını nasıl aşıp çözmüş ise Türkiye’de özellikle Kürt sorununu en kısa sürede açılımdan vazgeçmeden çözmek zorundadır. Artık oyunlarını bozmamız gerek. Onların insanlarımız üzerinden oyun oynamalarına izin vermemeliyiz.
Ama kararlılıkla...
YORUMLAR
şimdi siz tartıştınız öyle mi !!!
biri alttan yumruklarken biri üstten yumrukluyorken...
birisi bulduğunu kaybetmek istemiyor
diğeri üst kattan güya izm lerle sallıyor
komik olmuyor mu...
girdisi çıktısı havsalanın almayacağı bir plan dahilinde oluştan bahsediyoruzhemen tüm yetkili kurumlarca onaylanan bir plan belki bir oyun oynanan...
devlete güvenmek gerek
(hükümetlere demedim)
kimse satılmışda değil
satıcı da değil
güvenmek gerek ve büyük olduğuna inanmak...
izm ler halk içindir at gözlüğüyle bakmayı sevenler içindir
büyük olanın izm i olmaz...
"emperyalizmin bugünkü Kürt ulusseverlik aşkına neden bu kadar safça inanabiliyoruz?"
Emperyalizmin bir kerecik de olsa Kürtlerin de lehine bir şey yapıyor olmasını yadırgamıyorum.
11.11.1938'den önce tam bağımsızlık da bir hikaye...
Katı Kemalist söylemden öteye bir kıymet-i harbiye taşımıyordur.
Dizgede çelişki de bulmuyorum.
"...Modern Ulus devletler inşa ederek Kürtler gibi pek çok halkı-ulusu yok saymayı empoze etmiştir..."
Çok güzel, reddedilmesi imkansız "doğru" bir tespit olmuş... Kürtler gibi halk- ulus(?) yok saymayı empoze etmiştir derken; aynı emperyalizmin bugünkü Kürt ulusseverlik aşkına neden bu kadar safça inanabiliyoruz?
Kaldı ki; emperyalizm, yüzyıl başında Kürtçülüğü epeyce bir kafa kola almak anlamında denemiş, başarılı olamamıştır. Yüzyıl başındaki devrimci ve antiemperyal ve sosyalize karakterli patlamalar bir, bir de; Türk /Atatürk direnci bunu ötelemiştir.
Şimdiki Türkiye 'ye bakın peki?
11.11.1938'den sonraki Türkiye, " istiklal-i tam" ülke ve devlet olmaktan uzaklaştıkça, yöneticilerini birbirlerinden daha Ab ve Ab'ci olan işbirlikçilerden seçtikçe ne oluyor ?!
Kürt sorunu "var" sayılıyor (!)
"... Türk-müslüman-sünni-hanefi projesi olarak uygulanmaya çalışıldı..."
Burayı da gördüm. İlginç buldum, konu ilerlerse katkı yapmak sözü ile bilgi notu ekliyorum.
Peki, şimdi sordum izninizle; bu haliyle, sizin dizgede bir çelişki yok mudur efendim?
Saygılar.
Göktürkmen tarafından 11/6/2009 8:20:00 PM zamanında düzenlenmiştir.
Değerli Göktürkmen,
Ömrümün 17/47sini emperyalizme karşı mücadele ile geçirmekte olan bir kişiyim. Kimsenin haddi değil bunu öğretmek. Emperyalizm 19. yy itibariyle Modern Ulus devletler inşa ederek Kürtler gibi pek çok halkı-ulusu yok saymayı empoze etmiştir. Türkiye'de de aynı emperyalist senaryo Türk-müslüman-sünni-hanefi projesi olarak uygulanmaya çalışıldı. 90 yıl boyunca tutmayan bu proje sonunda iflas etti. Şimdi Müslümanlığıyla iftihar eden ama bütün inançlara saygılı bir Kürt olarak varlığımın tanınmasının mutluluğunu yaşamak istiyorum. Bunu bize çok görenler hükümetin başlattığı "Kardeşlik projesi" ni sabote etmek istiyorlar.
İtirazımız kardeşçe, eşit, adil ve onurlu yaşamamıza engel olmak isteyenleredir. Söz konusu kardeşliği daha önce Osmanlıda yaşadık, gerekirse aynı şartlara evet diyen bizleri inkar etmek, asimile etmek, dışlamakla büyük olunamadığı aşikardır.
Türkiye dokusuna uygun modeli bulmuştur ve bunu büyük ülke olma yolunda gerçekleştirecektir.
Selam ile.
Ahmet AY 21 tarafından 11/6/2009 7:43:49 PM zamanında düzenlenmiştir.
Ahmet AY 21 tarafından 11/6/2009 7:45:23 PM zamanında düzenlenmiştir.
"Game over"in kurgulayanını sonuna kadar sorgulayın ki; emperyalizme gerek olan "yeni" nedir onu anlayalım...
Değerli Ahmet Ay 21, çok basit kurgulamışsınız. Etnikçilikle, cemaatçılıkla, mezhepçilikle hepsinden önemlisi sömürgeler alemine büyük parça hali ile hazım sorunu yaratan ulusal yapılardan, daha ufaltılmış ve sadece tüketim demokratizasyonu sağlamak ile orgazm olmanın "büyük"lüğü filan olunmaz !..
Aşağılık emperyalist veya ağa ulus olunur ! Bir de onun hampaları ve şeltekleri olur elbette !
Böyle görmeyi içselleştirenlerde; terk-i salat ve salat , öjbe ve de daha öjbe öteki dışsallığını zırvalar dururlar !
Büyük olmaya dair örnek ve tanım mı arıyorsunuz peki?
Hiç umutvar olmamakla birlikte, bir örnek verebilirim... Ya da boşverin; basitlikle, sadeliği ayırma algı/olgusuzluğuna, kavramsal anlamlardan bahsetmek, zaten nafile insan halidir...
Tanımsızın, modeli ve eylemi ise; olayazıcılık komedisidir zaten...
Esenlikle...
Göktürkmen tarafından 11/6/2009 7:36:09 PM zamanında düzenlenmiştir.