- 1290 Okunma
- 5 Yorum
- 0 Beğeni
YUSUF YÜZLÜME V/EDA
29 EYLÜL 2009…
Ömür…
Nefesimizin bedelini çocuk ol/a/madan, insan yanımızı gökkuşağında büyüt/e/meden ödediğimiz bir hengâme aslında…
Ölüm…
Asaletinde kendini doğuran, saniyelerin nabzına gerçeğin kekremsi tadını sığdıran, şaşmayan şaşırtmayan bir nokta… Ama o noktanın ardı başlangıcın kapısını açan bir tılsım… Kısacası ölüm, asıl doğuşa gidişin kesintisiz güvenli ana hattı…
Bugün ölümün nefesini, yüreğimin taa çocuk rengindeki aynasında gördüm… Aynanın ardı gerçeğin asaletini yansıtırken gözlerimle gördüğüm acı resim sadece senaryonun geçiş güzergâhındaki silinecek bir ayrıntıydı…
Yusuf yüzlümü, çocukluğumun en beyaz rengini, gözlerinde şefkat çiçekleri büyüten adamı kaybettiğim gün içimdeki dokunamadığım beni de kaybettim sanki… Çocukluğuma dair en güzel resimlerin bir bir solduğunu atlasın en buğulu bulutlarına gittiğini hissettim saniyeler arasında…
O, çocukken hüzünlerimi savurduğum umut kalemdeki en sağlam surlarımdan biriydi… Her sıkıştığımda mola dedirtecek anlarıma sığdırdığım köyüm kokulu gülümdü… Önce yaratanın kulu olmayı başarmış ( ki bunu vefatında çok daha iyi hissettim ) sonra güller gibi açtığı dünyada kökleriyle de sevdiklerine filizler veren can özünden damlalar verendi… Özünde paylaşımı, inancı, vefayı, huzuru besleyen kocaman yüreklim asıl mekânına giderken aklından geçer miydi ardındaki masalı eksik çocuğun bu kadar üşüyeceğini…
Songül, Aynur, Fatma, Döndü ve yine Songül… Gül yüreklime vefalarını esirgemeyen meleklerdi sanki… Onların bu acı vedada ki koşuşturmaları sanala teslim olan, çıkar ilişkilerinde gerçek renklerini unutan ve suni iletişimlerde insanın erdem yansımasını bile göremeyen maskeli masalların silgisiydi sanki… Şimdilerde biten komşu kelimesinin manasını ben o gün daha iyi kazıdım şaşkın ve gurbet kokulu yüreğime…
Amcammm…
Yüreğime yağan fırtınaların bıraktığı nemli duvarlarımın güçsüzlüğünde sığınmıştım insan kokan, yaşam kokan, baba kokan bağrına… Bana bağrında yağdırırken güven duygusunu ve şefkat yağmurunu, yüreğindeki seni yoran yarayı da hissetmiştim… Ama senin yarana dokunacak kadar büyümemiştim daha... !!! Keşke keşke yarana dokunabilecek kadar cesur, yorgunluğuna dem olabilecek kadar sana nefes olabilseydim…
Amcammm…
Biliyor musun ilk defa bir cenaze gördüm…!!! Ve ilk defa yüzünde ölüme teslim olan birinin güller diyarına gidişinde asaletine asalet eklerken ki suskunluğunu gördüm… Gözlerini sonsuzluğa kapatmıştın ama,
“ben huzurdayım, ben artık bendeyim, ben yaratanımın adil sonsuzluğunda insan olmaya gidiyorum.” der gibiydi nur yüzündeki ifade…
İşte o gün tam da seni kaybettiğim gün, yalancı dünyanın yalancı masallarındaki kasırgaların ben istemezsem beni yıkamayacağını gördüm…
İşte o gün, yaşamında gurbet çiçekleri büyüten ıssız düşlerimin artık bir anlamı olduğunu gördüm…
İşte o gün, gerçek olan mekâna gidişlerin asıl geliş olduğunu gördüm…
Yusuf yüzlüm mekânın cennet olsun…
29 EKİM 2009
Mehtap ALTAN
YORUMLAR
İşte şimdi uzunca bir süreden beri içime akıttığım gözyaşları kirpiklerimden süzülmeye başladı.
Ki… yakın zamanda babacığımın geçirdiği ciddi bir hastalık esnasında ölümün nefesi gölge gibi üzerimizdeydi.
O zaman da gözlerimi kapatıp babamın tüm geçmişini hatırladığım kadarıyla düşünmüştüm. Ve ne mutlu ona yaşamı gül güzelliğinde geçti. Allah yolundan ayrılmadı deyip, sessiz haykırışlarla benim dünyaya gelişime ve ak bir insan olarak yaşamımı sürdürmeme vesile olduğu için teşekkür etmiştim.
Ve Mehtabım ne mutlu amcana ardında senin gibi bir insan bıraktı, dik duruşuyla, nur yüzüyle gerçek mekana Merhaba dedi…
Sen… Gül yüzlü arkadaşım şiirlerinle, yazılarınla, insanlığınla, dostluğunla MÜKEMMELSİN…
Yusuf yüzlünün mekanı cennet olsun. Ellerim semaya açıldı, dilimde dua…
Sevgimle.