- 556 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
DÜNYAYA NEDEN GELDİM?
DÜNYAYA NEDEN GELDİM?
İnsanlık ilahi emir ve yasaklarla bu dünyadaki yolunu ve görevini öğrenebilmiştir. İlahi emirler olmamış olsaydı insanlık hala dünyaya neden geldiğini tartışıyor olurdu.
Şimdiye kadar onca uyarıcı yani peygamber ve nebi gelmiştir. Bu peygamber ve nebiler Allah’ın kendilerine gönderdiği kitap ve sayfalara göre yaşamışlardır. Sadece bizim Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa (sav) ve dinimiz İslam dini kıyamete kadar devam edecektir.
Her peygambere gelen ilahi emirlerde ibadetler vardı. Bu ibadetlerin birçoğu benzerlik taşımaktadır. Bunları Kitabımız Kuran-ı Kerimden öğreniyoruz. Özellikle namaz ibadeti insanlığın atası Hz. Âdem (as) bu yana devam etmektedir. Tabi şekil ve vakit olarak farklılıkları vardır. Biz bunu yeryüzünün ilk ibadethanesi olan Kâbe’den anlıyoruz. Kâbe Hz Âdem (as) tarafından inşa edilen yeryüzünün ilk ibadethanesidir.
Son ilahi kitabımız Kuran’ı Kerim İnsanların yeryüzüne neden gönderildiğini şöyle açıklamaktadır:
-Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet etsinler diye yarattım. (Zâriyât 56)
Ben bu dünyaya neden geldim diye düşünenlere cevap olsun.
İşte ibadet yapılan yerlere biz cami veya mescid diyoruz. İçinde bulunduğumuz hafta “Cami ve Din Görevlileri Haftasıdır”. Biz bu haftayı 1986 yılından beri kutlamaktayız. Önceleri Camiler haftası olarak kutlanan hafta 2003 yılından bu yana yukardaki isimle kutlanmaktadır.
Bu hafta dolayısıyla bütün din görevlilerimizin haftasını kutlar çalışmalarında başarılar dilerim. Din görevlisi olmak gerçekten çok zor bir iştir. Belki dışarıdan bakılınca nasıl olsa ibadet etmeyecek mi sorusuna maruz kalabilirler. Fakat mesele ibadet meselesi değil, sorumluluk meselesidir.
Camilerimize gelince, onlar zaten Allah’ın evleridir. Bu evleri böyle görmeyenlerin, değer ve kıymet bilmeyenlerin hesabı ev sahibi Allah iledir. İbadethaneler için Kutsal kitabımız şöyle buyurmaktadır.
Allah’ın mescidlerini ancak Allah’a ve ahiret gününe inanan, namazı kılan, zekâtı veren ve Allah’tan başkasından korkmayan kimseler imar ederler. İşte hidayet üzeri oldukları umulanlar bunlardır.(Tevbe süresi ayet: 18)
Mescidler şüphesiz Allah’ındır. Öyleyse oralarda Allah’a yalvarırken başkasını katmayın (Cin süresi ayet:18)
Allah’ın evi olan ibadethaneler için Peygamber Efendimiz de (sav.)bir hadis-i şeriflerinde:
-Beldelerin Allah’a en sevimli yerleri mescidlerdir. Beldelerin Allah’a en sevimsiz yerleri çarşı ve pazarlardır.(Müslim)
Bir başka hadis-i şerifte Efendimiz(sav.):
-Bir kimse evine gelene nasıl ikramda bulunursa, Allah’ta evine (mescide) gelene özel ikramda bulunur. (Sahih-i Buhari cilt2, sayfa 625)
Yukarıdaki ayet ve hadislerden sonra bu konu üzerinde fazla yorum yapmak istemiyorum. Çünkü bizim sözlerimiz ayet ve hadisleri kuvvetlendirmekten ziyade belki anlamayı zorlaştıracaktır.
Sadece günümüzdeki ibadethanelerde gözüme çarpan birkaç konu üzerinde söz söylemek isterim.
Allah’ın evinde insanlar Allah’ın emir ve yasaklarını hiçe saymamalıdırlar. İbadethanelerde özellikle ve öncelikle israf olmamalıdır. Suyu, elektriği, kâğıt havlusu vb. daha dikkatli kullanılmalıdır.
Buralarda dinle, hayatla ilgili her şeyi konuşabiliriz ancak şahsi çıkar ve menfaatlerimiz konusunu camilere taşımamalıyız. Cemaatimiz burada Allah’ın misafiri(konuğu) olduğunu unutmadan davranmalılar. Yapılan saygısızlık ve nemelazımcılığın muhatabı ev sahibi olan Allah’ü Teâlâ olduğunu unutmamalıyız.
Özellikle çocuklarımızı getirip alıştırmalıyız. Çocuklarımıza caminin kurallarını öğretmeliyiz.
Son zamanlarda camilerimizde oturamayanlar için tabureler çoğalmıştır. Taburelerin yerine kişinin oturarak kılmasını tasvip ediyorum. Gençlerin gelmediği bir cami kilise dönecek neredeyse.
Muhabbetle!..
07.10.2015
Osman GİRGİN
Eğitimci-Yazar
[email protected]
osmanlıhaber.com
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.