- 600 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Kargaşadaki Yalnızlık
Parmaklarının ucunda dokunduğu tuşların görüntüsü olarak önündeki parlak led ekrana değil de doğruca yüzüme bakıyordu. Sanki elektronik sistem doğrudan benim yüzüme sirayet ediyormuşçasına birbirimize ve de gözlerimizin içine odaklandık. Şubedeki insanların sıra beklerken aralarındaki konuşmaların yarattığı uğultuyu dahi hissetmez oldum. Güzelce bir gülümsemesi, bal rengi gözleri kumral saçları, sinirli elmacık kemikleri, asi dudakları arasından "yardımcı olabileceğim başka bir konu var mıydı Emir Bey?" dediğinde o da ben de bu bekleyişin uzamasını istiyorduk. Hatırlayamadığım bir talepte bulundum. O söylediklerimi yaparken bir banka şubesinde çalışan görevliden sabahın bu vaktinde, o kadar çok derdin sıkıntının arasında böylesine etkilenmiş olmama şaşırdım. Şaşkınlığım uzun sürmeden "keşke bu işlem akşama kadar sürse" dedim kısık bir sesle ancak onun duyabileceği bir tonla. Bu sözün üstüne yüzünün kızarmasını bekleyebilirdim oysa ki O mekanikleşen bir tavırla "bankamız, işlemlerinizde size yardımcı olmaktan memnuniyet duyacaktır" dedi. Bende içimde "kahrolası bankacılık sektörü tüm çalışanlarına kalıplaşmış cümleler öğretiyor" dedim. Söylediklerini pek umursamamışım gibi bir tavırla "sizi yormak istemem" cümlesi çıkıverdi dilimden. Ne saçma bir diyaloğa doğru yol alıyorduk. Dikkatimi başka yöne çevirmeye çalıştım. Kıyafetlerini inceledim. Topuz yaptığı kumral saçlarının altında resmi bankacı kadın üniforması tarzında giyinmişti. Ama aramızda duran bankoya daha da yaklaşıp kollarımı oraya dayadığımda parfümünü hissettim. Hissetmez olaydım. Şimdi ben her kalabalık insan grubunun içinde onun parfümünü hissettiğimde herkes ona benzeyecek, hepsinde onun yüzünü arayacak, ve eğer onunla tanışmazsam parfüm kokusuna dayalı bir platonik aşk gelişecek. Benim huyum da bu işte. Bir güzelde tonlarca hoş özellik görürüm ama parfümü onun kimliği olur. Bu hataya düşmemek için hemen adını sordum. Deniz Hanım’ın adını öğrendiğimde bana doğru uzattığı sol elindeki dekontu alırken yüzük parmağının boş olmadığını farkettim. Keşke bu günü yaşayacağıma Sait Faik ile bir balıkçı kahvesinde oturup "yalnızlığın doldurduğu dünyadan" sözediyor olsaydık.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.