En güzel sözcük: Sevgi
Neyin büyüsü elimden tuttu. Kâğıtların mı? Ben rüzgârın üfürüp durduğu masal kadın.Masal
duymak isteyen kulaklara masalcı. Bütün kuşları denizlerde yüzdürmek istiyorum ve bütün
balıkları ise uçurmak. Bu mümkün mü?
O büyü benim. İnsan. O hak edilen değerin verilmesi gereken. Onun için beynimin bütün
ulaşabildiğim hücrelerini kullanmam gerek. Elimde kalem, önümde kâğıt yanıp tutuşuyor.
En derine in, bul diyor. Bütün soluk alıp verişlerim destekliyor. Ayrıntıları yakalamaya
çalışmamı istiyor penceremde dizi dizi çiçekler, bir avuç gökyüzü. Hayır! Bunu fısıldayan
insan. O işinde gücünde, yenilgi nedir bilmeyen, sevdada bütün masalları geçen.
Beni bu kâğıt parçacıklarına bir sözcük, bir tümce çekti .Belkide sevgi.. İki birbirini seven
donanımlı insan. Yani sevginin oluşması gereken boyut. İnsan en çok neyle donanmalıyı
düşündüm. Bilgi, görgü, sevgi. Sevmek yeteneği doğuştan var mı acaba, yoksa doğunca ilk
anneden mi öğrenilir. Deneyimlerime dayanarak anneden öğrenilir kanısına varıyorum. Hiç
yaşamadan mantıksal hesaplarla sevgiye ulaşılır mı? Kimbilir belki. O denli ince hesaplar
yaparsınız ki sonuca ulaşabilirsiniz ama en güzeli içtenlik, doğallık değil mi? Kendimdeki
sevgiyi düşünüyorum. Öyle ince. Dokunsanız bozuluverecek gibi. Kıldan ince kılıçtan keskin
yani. Sevgi öncelikle almak değildir. Vermektir. Bıkmadan vereceksin ki sana da ondan bir
parça pay düşsün.
Gökten başımıza bir taş mı inecek, sevince.Öyle alaycı bakışlarla izliyor seyirciler.Sanki bu
taş başına düşecek ve senin yaralanmanı, kıvranmanı ya da ölmeni görecekler. Bazen insan
denen mahlûk o kadar acımasız ki. Bu yüzden sevgi tahtına kuruluşum oldukça acemice.
Sınır, sınırlar. Taş, taşlar. Her yer bizimle sınırlı. Kimse girsin istemiyoruz, bu sınırlarımızı
aşarak. Bu sınırları biz mi çiziyoruz yoksa yüzyıllardır mı var?..
Sevgisizlikleri de biz çiziyoruz. Sözgelimi susulması gereken yerde konuşuyoruz. Erkekle
kadın aynı şeyi düşünmeyebiliyor. Kadın konuşarak anlaşmayı yeğlerken, erkek susmayı
tercih ediyor. Sorduğu basit bir soruya susarak cevap vermeyen bir erkeği düşünün. Bizleri
biz kadınları deli etmeye yeter bu davranış.Kadın biraz sussa, erkek de konuşsa,daha güzel
olur bence..
O adamı düşünüyorum, yapay sevgiler içinde üstelik de sevgiye toz kondurmuyor. Oysa
yaşadığı tam anlamıyla sevgisizlik. Önce kadına değer verecek. Sözde değil, kadını insan
olarak sindirecek içine. Kabul edecek. Onu süs bebeği bir varlık ya da çalıştırdığı hizmetçi
gibi görmeyecek.Köleleştirmeyecek. Yoksa nasıl diyebillir hayat arkadaşım, eşim, sevgilim
diye..
İki cins, kadın erkek en doğal yolla, sevgiyle bir araya gelmeli.
Kalemim usulca kâğıtta yerini arıyor. Gerçeği yani. Bütün sınırları sadece düş gücümle
aşmaya çalışıyorum. Yaşadığım gerçekler beni ürkütüyor.Gülümsemenin ardına saklan diye
komut veriyor belkide beynimin sinyalleri.Somurtuk bir sevgi olabilir mi? Bir gülümsemeyle
başlar her şey.O bana gülümsedi, ben de ona.Her şey böyle başladı.Ona doğru yürüyordum
göz göze geldik. belkide ikimiz de aynı şeyi düşündük. Çünkü birbirimizi çok özlemiştik.
31 . 12. 2013 / Nazik Gülünay
Yeni yılınız kutlu olsun arkadaşlar..
YORUMLAR
glenay
selâm ve saygılarımla,
Yeni yılınız kutlu olsun..
Hanımefendi sevginin ifadesini kalıba koyamıyoruz. Yaratılmış olan herkesin sevgiyi ifadesi bambaşka...Ortak paydası yok maalesef... Çoğu kez de içimizde saklarız. Büyüsü bozulmasın diye belki... İşte o durumu anlayıp anlamamak ta sevilenin maharetine kalıyor.
Güzel bir paylaşımdı. Tebrik eder saygılar sunarım.
glenay
Kalıbı insan olmalı,
herkeste kendi yeteneğine ve görgüsüne göre belki.
Çok teşekkürler,
selâm ve saygılar..