USTA
Sözün serinliğinde birlik bildi kendini
Bir şiir okudu diye dört duvar oldu bedeni Notalar ıslak gecenin eşliğin de Yokluğun kimsesi sen oldun herkese Fikrim yorgun rüzgarın dili kaçak usta... Vatan düne kadar masallara tutsaktı Vakti geçmiş annenim namaz telaşları Vuslat çekse tutar hasat vakti dalları Zulüm ihaneti söyler toprak anaları Tozlu raflarda hazırdı Tarihi kaldırmak usta... Sessizliğin yolunda zaman insanı yorar Kaldırımın törpülenmiş yüzü şehri yaralar Bu zülümün tekrarı olsa sütten kesilir analar Zalimi dize getirmek zor gülümsetir omuzlar Toprak koksa yağmur önce ıslatır bedeni usta... Dik durmayı senden öğrendik bu gün burada Dümeni terk etmek olur mu hainlerin karşısında Sağa sola yalpalayan imansız,şuursuz vakitsiz an Kolaydı cenneti duvarlar arkasında gizlemek Zalimlere yavuz mazluma yunus oldun her zaman Yelesi savrulur özgürdür bu sancak usta... Şiirde liderleri yok saymak şaire yakışmaz Ateş sönse,kül savrulmuş,his yok sayılmaz El ayak bağlıysa,yürek aşk’a kavuşmaz Tarih yazan yiğitler ölümden korkmaz Bin yıllık tarihi mazimizi sen şaha kaldırdın usta... Ah etme türkülere,tükenir mi yıllar Çöl bereketini inkar edenden Yolu kesen,yıkıp geçen haramilerden korkma Rüyalar içinde gözyaşı dolsa Gem vurulmuş kısrak,dursa bile Kefenle çıktık biz bu yola,tabutla geri döneriz Asla dönmeyi düşünmeyen yiğit erleriz Medeniyet kokan bu vatan özgürdür be usta... |