yüzüm hüzün de'senlı yara şimdiŞiirin hikayesini görmek için tıklayın ’ bir kilit döndü içimde
ya ben dışarda kaldım ya sen içerde’ ( Mehmet Oğuz) saat uzun menzilli bir hasreti sen geçiyordu karanlığı kuşanan bulutların sakladığı münzevi ağrılar aryası morarmış bir şarkı çalıyordu gökyüzünün sesinden ben ise soğuktan sararmış aklımı gri bir fon eşliğinde hibe ediyordum koyu bir yalnızlığa kimse görmüyordu kimseyi bütün iyi niyetimi gözlerinde unuttum vicdan/sızım bütün tabiatı değiştirebileceğimi düşünüyordum seninle sonra değişen tek şeyin kendim olduğunu gördüm sende ve ben değiştikçe her şey eksiliyordu gözlerimde kaç milyon yıl kanadın yüreğimde ’"ruhlar kirlendi" havarilerin suskun bakışları arasında çarmıha gerildi Meryem’in oğlu İsa zaman dilin kıvrak yollarında ölüm paradoksu çiçekler mezarları süslediğinden beri yüreğim sızlıyor ben Habil değilim ama kaç kez öldüm sevi tarafımdan kaç asır bir ölü taşıdım yüreğimin kuyusunda kaç kez avazım çıktığı kadar bağırdım ’ilk taşı en masumunuz atsın ’ diye korkuyorsunuz çünkü yeryüzünde böylesine adaletli başka düşmanınız yok korkuyorsunuz çünkü affedilmek kabarık egonuzda tahribat oluşturuyor korkuyorsunuz çünkü kurşunlara dans eden biriyle karşı karşıyasınız dedikçe sustular aklın hurafe şövalyeleri her şeyi avuçlarının yol güzergahında kaybettim daha küçücük bir çocukken babamın sesini yüreğime düştüğünde sinemi ve tırmalarken kulağımı Mezopotamya’nın hırçın sesi cüzzamlı bir mikrop gibi çoğalan insanlığı bilemezsin ah sevgili aramızdan su sızıyor bir ülkenin rahmine yüzüm hüzün de’senli yara şimdi mükemmel bir sızıya değer diye ellerim umutlarımı askıya aldım kaç asır gözlerime çivilenen yaş pigmentleri yokluğunun sancısını döküyor hadi ateşe sınanan bedenimi savur kül karası geceye ve yıkalım bütün yüksek ökçeli binaları unutma ’şiddet iyi yönde kullanılabilir sevgilim dans et benimle Kül Karası |
Hüznüm senin yüzünde bir umut şimdi...
Saygılar