Kangren
kangren bir dilden yazıyorum sana
bu mektup eline geçtiğinde ölmüş olacağım üzülme ellerimle ufaladığım taşları denize döktüm fakat bitmedi bu korku imparatorluğu çoğaldıkça çoğaldı şimdi hayallerimle evcilik oyunları oynuyorum bazen kalbim sıkışıyor ama gözlerimi kapattığımda geçiyor ama bazı yaralar kapanmıyor zamanla ruhum düşsel enfeksiyon sonucu felç kangren cümleler salıyorum boşluğa bazen geri dönmüyorlar artık cumartesi günleri yaşamıyorum soran olduğunda kalbime çekildim diyorum sonra dağa bir zılgıt savurup munzurdan akıyorum dünyaya kimse IŞIDmiyor sesimi kalbimi utanç duvarlarıyla ördüğünden beri kudüs ağlıyorum ve gözyaşlarımı içerken karıncalar ölüyorum ölüyorum saçlarının buğday sarısında ışıldarken güneş bir tutam rüzgâr içtim dudaklarından yüreğim nar kanıyor şimdi sonra iki kelime beynimi ele geçiriyor ağır nikotin kokusunu salıp üzerime kapatıyorlar dilimin uckurunu bu yüzden ahraz şarkılar mırıldanıyorum ama kendimle olan kavgam hiç bitmedi ne zaman elimi kalbime götürsem eksik bir şeyler hissediyorum bu beni çıldırtıyor ama öfkemi yenmeyi öğrendim dünyadan ahirete kadar seni seviyorum bekle beni aykırı bir ıslık savurup Mezopotamya’nın bağrına bir gerilla ihtişamıyla kesiyorum bileklerimi bekle beni ölüyorum Kül karası kobané -Suriye |
Barış' ın kaleminin nasıl da güçlendiğinin resmidir bu şiir.
...
Kutlarım canım, kutlarım tüm içtenliğimle.