Mesel
Küfre çalan Gözlerinden yansıyan mesel
Bana bir şeyler söylemenin zamanı geldi artık Saat bugünün daha onunda başladı… Büyük halka küpelerini deri sehpanın üzerindeki Kokulu çiçek yapraklarının içine saklarken Gözleri gözlerimde Ayaklarından kelepçeli bir sürgün gibi, Sokulmuştu içime Aklında bir silahla karşımdayken. Kaldırmıştım iki elimi Gözlerine sığınmaktan ve ilk damlada gitmeye programlanmış bir gözyaşı gibi sokulmaktan başka çare biçilememişti bana Ve saat daha sabahın onunda Aklında bir silahla katil ile maktulün Göz göze geldiği o birkaç saniyeye sığdırılmıştı Bu ihanetin, Bu cinayetin, Bu aşkın beyaz gömlek giyindirilmiş E hali… Kadehten dökülen bir yağmurun ilk damlası gibi düştün Damarlarımdaki 0 Rh+’e Doğmayacak çocuklarım Bir prezervatifin ucunda giderken geçmiş yüzyıla Aklımda korkular Aklımda küçük bir kızın geleceği Aklımda üvey babanın gaddarlığı Aklımda küçük bir kız çocuğunu sevmenin özlemi… benimle tamamlanacak bir şeye benziyorsun dediğinde… Lekelenmeye mahkûm bir votka koyardık bardağa İçinde vişne ağaçları, İçinde limon ağaçları İçinde alaskadan kalma Yapboz biçimli buzlar Ve biz Muğla’nın Akdeniz’in bitki örtüsüne inat, serada yetiştirilmiş… Şarabın melankolisi Biz aslında yasadışı aşkın demokrasisi Biz halkoyuna sunulmuş Bir referandumun evet ve hayır pusulasıyla Aynı sandığa, Aynı zarfla, Aynı mektupla Aynı anda atılmış, iki kaçak oy gibi Aynı sandıkta geçersiz sayılan iki rey gibi Mühürlenmiş iki kâğıt parçası gibi… Şehrin gri ve kasvetli sokaklarına bırakılmış bir el bombası gibi Biz hayatlarına darbe yapılmış… Hayatlarında kontrgerillanın iki generali gibi Totaliter yapıyı inşa eden iki faşist gibi Birbirini kanatmaya hazır Birbirini öldürmeye mutedil iki kiralık katil gibi Birbirini bıçaklamaya Birbirine silah çekmeye zorlanmış Kimlikleri deşifre edilmiş iki Muhbir gibiyiz senle ben… Ve gözlerinden okunan mesel İçimdeki teröristleri anlatır sana Hangi üst geçitlere Hangi alt geçitlere Pusu kurar onları yazar Bazı soruların çözülmez Bazı sorunların idare edildiğini… İçimdeki teröristler bile anlar o an Birbirimize misafir olduğumuz O öğlen vakitlerini O öğlen düşlerini O öğlenin acımasız vakitlerini O öğlenden sonranın dayanılmaz Ayrılıklarını da Yazar İstanbul’un en işlek semti En işlet minibüs durağı En büyük bilbaordlarında gizlidir aslında bir mesel 14/03/010 gece yarısı |
güzel şiirinizi kutlarım saygılarımla