ÖZGÜRLÜK HAREKETLERİNİ TETİKLEYEN ŞARKILAR
ÖZGÜRLÜK HAREKETİNİ BAŞLATAN ŞARKILAR
Uyuşturucu tadında aşk sözleri vardı sadece kokain esrar yoktu içinde tek metelik arama o yırtık ceplerimizde tek suçumuz öpüşmek sarılmak parmakların dolaştığı gitarın çılgın tellerinde çocukluğumuzu ürküten cadıları masallarımızdan kovuyoruz ilk önce tırnak uçlarımıza yolladığımız yırtıcı hayvanların gücü sivri pençelerinde kimse dokunamazdı bize Wosvogenin üzerindeki çiçekler kolumdada çizilince mağara yaratıkları tükürdü üzerimize kahkahalarımı yolluyoruz sadece kızmak yok bağırmakta yok sakin bir müziğin eşliğinde hippileri oynuyoruz tatlı bir sakinlik örtülüyor şimdi şu dünyanın üzerine savaşlar yok oldu şiddet acı ağlayan çocuklar gülmeye başladı bir köşede sevgilicim aşkıcım birtanecim diye sarılan bir adam saçlarımı kokluyordu içine çekerek sessizce yüzüm gergin doğal pembelerini seyrediyorum gülümseyerek hayalimde bir anlıkta olsa ayni kokuyu sıkıyorum üzerime ruhuma giydiriyorum çiçekli haliyle yazlık sinemalar var açık sinemalar arabalar önünde pembe şekerleri ceplerimden çıkarıyorum ağzına uzatırken niye yok oldun ne çabuk gittin of ya neredesin? baksana karardı perde oysa film başlamak üzere O SEVDİĞİN ŞEKERLER VARDI OYSA CEBİMDE NEREDESİN? KARARDI PERDE O SEVDİĞİN FİLM BAŞLAMAK ÜZERE NEREDESİN?KARARDI PERDE FİLM BAŞLAMAK ÜZERE Evinin içerisine hiç bir ses sızmasın diye camları kapadı,karşıdaki büyük mağazadan müzik sesleri kesildi,alt kattaki manav dükkanında alışkanlık yapmış eski pazarcının kavunlar süper karpuz kan şekeri diye her sabah bağıran sesi kesildi,çünki ruhunu gençliğine ışınlayacaktı,gözlerini kapadı geri sayım başladı 1949 geri sayım yaparak hızla geriye akıyordu bir hayli terlemişti elinde geçmişten bir şiir kitabı vardı içinde ona yazdıkları Bizim kültürümüze yaşantımıza uymaz o insanlar diyen annesi ,ve hayır diyen babası karşısındaydı kendine gel aklını başına topla ve mantıklı ol diye bağırmaya başlamışlardı yine,uzun sapsarı saçları vardı iri küpeler papatyaların modası hippi özentisi kalın asker palaskası başına taktığı koyu renk bant yanağında küçük boyalı çiçekler ,ve o tatlı sevgilinin woswogen arabası rengarenk onun dilediği çiçeklerle boyalı ,okul yılları değişik kentler kazanılan üniversiteler Canı sıkılılınca öğrenimini yarım bırakacak ve de ileride binlerce pişman olacaktı,öğretmen olmak ona göre sıkıcıydı ,o çocuklarla değil kendisiyle bile uğraşamıyordu,özgür kendine buyruk işlerde koştu ,arada Ankara’da okuyan sevgiliye bir dolu mektuplar yazdı ,eskiden rengarenk üzeri simli kartpostallar vardı onlara kokusundan sürerek şirlerini yazıyordu,o çoktan başka bir çevreye girmiş kendine yeni arkadaşlar edinmişti madde dünyasından düşünce dünyasına akarak aşkı hatırlamaya çalışıyordu,nasıl bir şeydi aşk?boşa emekmiydi onunki?birini sevmek unutulacağını bile bile,bir gönül sepetinde o mevsimin üzümlerinde tadımlık anlar Kalıcı olsaydı keşke şaraba aksaydı dudaklarından sarhoş etseydi bir ömür boyu ama o artık başka bir dünyaya akmıştı,okulu kendi çevresi oradaki güzel kızlar o başka dünyalara aitti artık Niye gençliğine ışınlamıştı kendini acı çekmeye başlamıştı,ayni acıyı hisseder gibi oldu ,deli dolu en sıcak yazları nasılda çılgınca yaşamışlardı ,dudakları kan kırmızı olurdu o kanarcasına öpüşlerinden hippiliğe özenmişti,saçlarını dolaştırarak koskoca renkli bantlar takıyor dar mini şortlar giyiyordu,ne güzeldi o yazlar samimi içten yalansız sevişmeyi öğreten yıllar, savaşı elinin tersiyle iten gençliği kınayanlar utansın diye bağırırlarken,diğerleri gibi uyuşturucu kullanmadan güzel bir dünyanın sloganı barış ve özgürlük diyorlardı MİRAY HANIM |
yine güzel anlatımdı gönül sesin
saygımlasınız