Mana KaymasıBiz ki unuttuk tadı damağı Ölüme hak getiren sorguda aklı Nankörlüğün müstehakı Biz ki çok denli mana kayması Derler ki, Biz Âdem’den bu yana üç güngörmüşüz Yarına dün denilen bir ömür sürmüşüz Bu kahkahalar ağlamanın öz kardeşiymiş Bu telaşlı adımlar dönmek içinmiş Kovulduğumuz kapıya Bir karga ağzı yırtarken sesimizi Her Habil sadık kalsın diye ölüme Burası kabilin haset ertesiymiş De ki: "Sığınırım o sabahın Rabbine, (FELAK 1.ayet) Olmak isteyip, yapmamız gerekenler arasında O ince ve hassas çizgide, Gör dediği yerden nedenlere şekillenirken Zaman kıtlığına figüran örnekler taşıyoruz Her replik ziyadesiyle gerçek dışıyken Düşünüyoruz, düşüyoruz, dönüşüyoruz Belli ki yargılanmak için çok sebebimiz var Maskelerimizi alıp çıktığımız Kafdağıları kadar İnfazımıza gülecek mekânlar inşa ediyoruz Çağırdık… Çağrıldığımızı bilmeden Beş vakti secde çekip sineye Bir tebessüm geçtik temizdi kalbimiz Lakin Yüreği sağır olanın görmezmiş gözleri Aşk vardı âlem bildi biz bilmedik Aşk vardı âlem bilmedi biz bildik Aşk vardı aşk Biz ve âlemin bildiğini Doydukça yitirdiğimiz Dedim ki, Ruhum üç kez boş ol Arasat yüreğimden İlahi sahibimden bihaber geçtiyse bu seyrüsefer Bir tövbe düşülsün amel defterimden Az sonra yarın içimden geçer Mana kırılır mısrada Öykünürüm kendimi Öyleyse Eksilt beni çoğalayım Haşret beni bulunayım Yürüt beni tutunayım Seç beni “Ya Gaffar” adınla yoğrulayım Zoru kolay sanmak mubah faniliğe |