Sitemizde Can Yayınları isimli yayınevine ait Toplam 3547 kitap bulunuyor.
1981 yılında yazar Erdal Öz tarafından kurulan Can Yayınları, Türk ve dünya edebiyatının önde gelen yazarlarının iki binden fazla kitabını yayınladı. Çocuk edebiyatının Türkiye’de büyük bir hızla çağdaşlaşmasını sağladı. Edebiyatımıza sayısız genç yazar kazandırdı. Yalnızca kendi öz sermayesine dayanarak yine yalnızca “edebiyat” yayınlayan örnek, eşine az rastlanır bir yayıncılık deneyimi gerçekleştirdi. Çinceden İngilizceye, Almancadan Japoncaya, dünyanın edebiyat alanında belli bir olgunluğa erişmiş tüm dillerinden nitelikli çeviriler gerçekleştirdi.
2010 yılında, okurlardan yoğun ilgi gören Gerilim ve Kırkmerak dizilerine başlayan yayınevi, gene çok nitelikli yeni diziler hazırlıyor. Yabancı yazarları Türkiye’ye davet ediyor, Türk yazarları ülkemizin her köşesinde okurla buluşturuyor; böylece edebiyatın daha çok okura ulaşması için uğraş veriyor.
Can Yayınları 30. yılına daha yaygın, daha etkin, saygınlığını sürdüren ve kurucusu Erdal Öz’ün “nitelikli edebiyat” hedefini taşıyan örnek bir yayınevi olarak giriyor.
Dora: Sakın, sakın böyle söyleme. Sonu yalnız ölüme çıkıyorsa doğru yolda nasıl yürüyor oluruz? Doğru yolun sonu hayata çıkar, güneşe çıkar. İliklerine kadar üşümezsin soğuktan... ?»»
Cami ve pazarın konumları et ve tırnak deyişini anımsatıyordu bana. Hani, taşradan kente gelmiş ailelerde kan bağı en değerli şey olarak muhafaza edilmeye çalışılır ya. Oysa zaman içinde herkes birbirine girer, kardeşin kardeşe yapmadığı rezillik kalmaz…»»
1921’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Anatole France’ın yapıtları arasında Kırmızı Zambak’ın kendine özgü bir yeri vardır. Bu romanda, Anatole France’ın çalkantılı özel yaşamının da payı olduğu, yazarın 1888’de tanıştığı Madame Arman de Caillavet ile ilişkisinden esinlendiği söylenebilir. Kırmızı Zambak, seçkinler ve sanatçılar çevresinde geçer, siyasal yaşamdan ilginç yüzler ve davranışla..»»
Aşk adeta randevulaştı onlarla… 1912 baharında… Belçika’da… Biri Türk edebiyatının en büyük şairiydi, diğeri Brüksel’de üniversiteye hazırlanan bir öğrenci… Abdülhak Hamid altmış yaşındaydı; Lüsyen on sekiz… Dünya, topyekûn bir savaşa girmek üzereydi. Osmanlı sarayının çatırdadığı dönemde Brüksel’den Londra’ya, Viyana’dan Budapeşte’ye, Venedik’ten İstanbul’a uzanan bir coğrafyada, tarihe nakşolmuş..»»
İngiliz yazar George Orwell, u?lkemizde daha çok Bin Dokuz Yu?z Seksen Dört adlı kitabıyla tanınır. Hayvan Çiftliği, onun çağdaş klasikler arasına girmiş bir diğer çok u?nlu? eseridir. 1940’lardaki “reel sosyalizm”in eleştirisi olan bu roman, du?nya edebiyatında yergi tu?ru?nu?n başyapıtlarından biri olarak kabul edilir.»»
Evrensel boyutlara ulaşmış u?nu?yle, bugu?n du?nya edebiyatının en bu?yu?k yazarlarından biri sayılan Goethe, henu?z yirmi beş yaşındayken yazdığı Genç Werther’in Acıları’nda, kısa bir su?re once Charlotte adlı genç bir kadınla yaşadığı mutsuz ilişkiden yola çıkmıştı. Edebiyat du?nyasına, karşılıksız aşk acısıyla intihara su?ru?klenen “romantik kahraman”ı armağan eden bu bu?yu?leyici mektup-roman,..»»
... yaşadığım sokak, sokak lambaları, şu an içinde bulunduğum ev, salondaki mobilyalar, bir gün hepsi ortadan kaybolacak... tıpkı bedenim gibi. Ama bir şey var ki kainatın ruhunda iz bırakacak: sevgim. ?»»
Yüreğinin Götü?rdüğü Yere Git, seksen yaşında bir büyükannenin uzaklardaki torununa yazdığı mektuplardan oluşur. Alabildiğine yalın, gündelik konuşma diliyle yazılmış bu sevgi dolu mektuplar, hem bir iç döküş hem de bir bilgenin vasiyeti niteliğinde. Yaşlı büyükanne, bu mektuplarda, kendisinin ve kızının dokunaklı yaşamlarının gizli kalmış yönlerini açığa vururken kendi kendisiyle bir iç hesaplaşm..»»
Yığıldığın günlerin sonuna gelirsin. Düştüğün zeminden, çöktüğün kaldırım kenarından ayağa kalkarsın. Hayat beklemez çünkü. Ve daha ölmediysen, yaşıyor taklidi yapman gerekir. Bedenine yabancı kalırsın, aynaların üzerine örtüler atarsın. Görmeyesin kendini diye. Ve ellerini hiçbir şey ısıtmaz. Burnunu, kollarını, ayaklarını da. Soğuk sular iner omurgandan aşağı, bir yandan da alnın terler ama. “İy..»»
Günlük diye tuttuğum bu notlar, günlük olmaktan ne kadar uzak. O kadar az şeyi yazabiliyorum ki bu defterin sarı, kaba sayfalarına. Yazmamam gereken ne kadar çok şey var. Ve asıl önemlisi, bu defteri bana bırakacaklar mı? Nasıl çıkaracağım dışarıya?»»
Ludvik, bir süredir uzak kaldığı kız arkadaşı Marketa’dan bir mektup alır. Marketa, hayatından memnun olduğunu ve Batı’da devrimin pek yakında gerçekleşeceğini yazmaktadır. Kendisini özlemediği için Marketa’ya kız Ludvik, bir kartpostalın arkasına, İyimserlik, insanoğlunun afyonudur! Sağlıklı ruh, hıyarlıktan başka bir şey değil. Yaşasın Trokçi! yazar ve kıza gönderir. Ludvik’in şaka olsun diye ya..»»
Tahsin Yücel’in Komşular adlı bir hikâyesi var. 16 sayfalık hikâyeyi okurken, yılların alışkanlığıyla, sevdiğim, ilginç bulduğum, usta işi cümlelerin altını çiziyordum. Hikâyeyi bitirip baştan sona yeniden bir gözden geçirince şaşırıverdim: 16 sayfanın bütün satırlarının altını çizmişim. Tahsin Yücel, güzel şiirlerin değiştirilemez, sözcüğü yerinden oynatılamaz biçimlerine benzer bir biçim yaratmı..»»
Edebiyatdefteri.com, 2024. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.
Edebiyat -
Şiirler -
Kitap
Sitemizde daha iyi hizmet verebilmek için sitemizde çerez kullanılmaktadır.