Can, canan, akan bu devran...Eğer sen Gıyabımda kızıyorsan Şikayetleniyor, açılıyorsan Derdine bir yarende arıyorsan O zaman bir düşün, seviyor musun Eğer sen Onun yokluğundaki halinde Derinliğinin tüm ahenginde Şefkatinin her serinliğinde Onu yudumluyorsan seviyorsun demek Bilmeliyiz ki Can, canan, akan bu devran Sinende han, mekân, zaman Zahiri terkle manada buluşan Seven olduğuna muhakkak ki sen inan Tahılı, başağı, buğdayı, taneyi, Duvarlarda kuruyan her ekmeği Yamalığını gizlemeyen bir âdemi Görürsen, seven olduğuna muhakkak inan Bilinmeyen Seven, onu nasib edeni bilir Bilmek idrakin gereğindendir İdrak tefekkürle hep birleşir Tahayyülde ki o meşk halden geçirir Bir düşün Seven bilmelisin, istemeyendir Varlığını, onu için vakfedendir Görmeden sevmeyi bilenlerdir Sevgiyi membaından içenlerdir Siz asla İnanmayın, sunulan hezeyanlara Vaatler pareler çulsuz bedenlere Hülyalara o zanlara, yakarmalara Onu vereni bilmek, Ona yönelmek demektir Mustafa Cilasun |