SUÇLU GEMİLERDE SIRILSIKLAM ŞU ÖLÜM
DENİZ SUBAYININ BEMBEYAZ SÖZLERİNDE ..GÜLİSTAN..
Beyazlar içerisinde Türk deniz sularının güvenliğinden sorumlu olan melekler üç yanı denizlerle çevrili şu vatanın tuzlu sularına çok keskin bir gözdüler. Deniz harp okullarında yetişirlerken büyük yeminlerinde söz verdiler kışın siyah yazın beyaz üniformaları ile asildiler. Genç bir teğmen arkalarından ’küçük hanım’ diye seslenirken ,hıçkırıklarına teselli olan arkadaşının kollarından sıyrılan Batsy ’sizi duymadık çok özür dileriz arkadaşım zaten rahatsız ve bu durum onu çok etkiledi Anlattığımız insanları pek tanımıyoruz o gemici bir kaç defa uğradı arkadaşıma kan bile verdi eşini tanıştırdı küçüğü bize bıraktılar o sürekli ağlıyor çok zor durumdayız Genç teğmen Batsy’e ’bir susacak mısınız? o dediğiniz gemiciye ulaştık buraya dönüyor ,ailesini yolladığı gemi kaza geçirmiş ailesinin ne olduğunu henüz daha net açıklaması ile bilmiyoruz bazıları kurtarılmış o küçük için ise endişelenmeyin babası alacak ağlamayın belki aile kurtarılmıştır araştırmalar devam ediyor bizden kopmayın uzaklaşmayın’ Batsy teğmenin gözlerinin içine büyülenmiş gibi bakarken birden kendini toparladı bu kadar acıklı bir hikayenin ortasında sadece ’biz çok üzgünüz ve çok şaşkınız adeta donduk’ diyebildi yara açan bu hikaye iç doğalarındaki bütün bağları yaşama sevincinden sanki hızla kopardı , çok kötü bir hastalıktı mücadele verdiği bu olay Gülistan’ı adeta yıkmıştı Tam sarılayım dediği yaşama güvensizdi artık düşman kesilmişti sanki,ruhunda güçlükle ektiği o adındaki gül bahçelerindeki güller yine boynunu bükmüştü öldürücü darbeler vardı bahçeyi yok etmek için şimdi o ruhunda Yüreğini ısıtan minik reis birden o geldi aklına derhal toparlanmalıydı,gözlerini açtı kapadı kendine geldiğinde tuzlardan yapışmış kirpiklerini elinin tersiyle sildi o gemici sağ mı ? çok şükür çok şükür diye bağırıyordu şimdi SUÇLU GEMİLERDE SIRILSIKLAM ŞU ÖLÜM Lifler sarılır kat kat filesa bükümlerinden bir yabancı güvertede kalın başlı bir demirden bir babaya el sallar sanki biraz hüzün çözülürken masum muydu yoksa suçlu mu? akıbetinden habersiz yorgun sulara süzüldü melekler vardı içinde ruhları çığlıklara vakit bulamadığında nefesi kesen sular açılan kapaklar hava yerine tuzlu sular infilak eden ciğerlerin kanamasında başladı acı bir ölüm geride çığlık çığlığa ağlayanlar hava soluyan yollarda Azrail tuzlu suları bıraktı düşünmek istemiyorum ölme sakın sesimizi duy! minik reis ağlıyor sıcaklığını arıyor şimdi tüm saran şu hücrelerine bak uyanış yazsın şu hikaye bu miniğin sana ihtiyacı var belirsiz kör bir yaşam şimdi şu kıyılarda çığlık çığlığa o martılarda var kucağımda minik reis kötü sancılı hikayeler okuma diyor bana kalın halatlar bağla şu sulara parmağınla işaret edip durma insafsız ıslak ölüm şu miniğin ağlamalarını duysana yenilmiyen inancım mavi gökyüzünde umutlarım martı sesleri ile sımsıcak ey be! iyot, portakal çiçekleri, çam kokularına kurban olduğum Faralya artık anlasana anlasana.. MARTILARIN ÇIĞLIKLARI BOŞUNA DEĞİLMİŞ MEĞER SUÇLU GEMİLERDE SIRILSIKLAM ISLANIRKEN ŞU ÖLÜM! ..GÜLİSTAN... |