- 1196 Okunma
- 2 Yorum
- 0 Beğeni
SUALLER
Bibime;
Yine kendi yağmurlarımda ıslandım… Yine içimden taşan ezgilerin hüznüne yenildim. Yine koca bir yokluğa şahit oldum… Bir gidişe daha... O kocaman gönlün bu yalan dünyadan göçüp gidişine tanık oldum… Kulaklarımda son bayramlaşmadan kalan duaların; ne diyebilirim ki cennet olsun mekânın... Biz şimdi sizsiz, dualardan da nasipsiziz… Öyle çok sevdiniz ki gözbebeklerinizde büyüttünüz yıllar yılı … Ne büyüktü sineniz kimleri bağrınıza basmadınız ki? Doya doya sevdiniz… Bir daha kimseler bizi, sizin gibi sevemedi.Her üşüdüğümüzde sizin sevginize sımsıkı sarıldık. Şimdi kimler sarar, kimler esirger gözünden, kimler dualar tüm çirkinliklerden korumak için bizleri.? Oy biz sizsiz; duasız, sevgisiz; ne çok üşürüz…
……………………
Yusuf’a, Züleyha’nın zulmü müydü sevmek? Yusuf’u yedi yıl boyunca zindana mahkûm eden aşk mıydı? Aşksa bu nasıl bir aşktı? Züleyha, Yusuf’u yakarken kendisini nasıl bir ateşe attı? Öfkelerim sancılarımı tutuştururken aklım ile fikrim arasında dolanan aşka dair sorulara cevap aramaktayım.
Yusuf’u kuyuya iten kimin kime öfkesiydi? Yakup’u, Yusuf’un yokluğunda kırk yıl gözleri kör olana kadar ağlatan yalan kimin kime kastiydi?
……………………………….
İyi ile kötünün zalim ile mazlumun karşılaştığı şu dünya denilen arenada mutluluğu için hayat kavgasına atılıp menfaatleri uğruna kendimizden geçtiğimiz insanlar hep mi bizi inkâr edecek? Firavunlar Nemrutlar daima böyle heybetli mi olacak?
Bütün heybetler ihtişamlar bir gün yıkılıp tarumar olacaklarını sahi hiç düşünmezler mi?
Şu omuzlarımıza basarak kendini bize yıllar yılı sırtlatanlar ömrün sonbaharında başka baharlarda çiçeklenmeyi umarken, dallarına karlar düşeceğine dair hiç mi korku duymazlar?
Sahi bizim yüzümüze hep mi kapatır ümitler kapılarını?
“Yarın” dediğimiz ömrün ahirine pişirdiğimiz kayıntıyı aç gözlü sırtlarını geleceğimize dayayıp, ömrümüzden törpüleyerek tüketmeye devam mı edecek hep ikiyüzlü despotlar?
Musa’yı, Firavun kucağında büyüten, Musa’ya en çaresiz anında denizlerden yol açan, Yusuf’u Mısır’a sultan eden, ateş içinde İbrahim’e gül veren; bizimde kollarımızı gonca gonca güllerle dolduramaz mı?
....
Ömrüm…
Ah ömrümü hoyratça harcayıp yüzümü ardıma çeviren o dünler var ya; bir asıldı mı yakama huzurumu da alıp götürmekte beraberinde. O yüzden sevmiyorum, zor geliyor bana dikiz aynasından hayata bakma…
Nicedir ötelerden muştular bekledik bu günümüze. Düşlerde yaşayıp tehir ettik hep deli dolu hayatı. Pişmanlık duymadık yine kader dedik. Biz hep boyun eğdik. Cevabını bilmediğimiz onlarca soru olsa da;
Lâkin
Kahramanlar zor ölür bilirdik…
Perihan KILIÇ
ESMİZE 31.10.2012
İZMİR