TİK
garip!... ne gariptir ki düşer gök kubbeden seslerin duyulmadığı susmalar. o öyle bir düşüştür ki arkasından koca bir hüzün her gün ayaklarını prangalar.
tek gözlü bir evde annesiz ve babasız büyümüş cezmi. bir ilgileneni var ama. köyün en zengini hasbi ağa. gel oğlum demiş. çalış benim yanımda karın tokluğuna. tek göz odanı bırak da gel, kal bizim ahırda. hem yalnızlık da çekmezsin atlar arkadaş olur sana.
ne yapsın garip cezmi. zaten iş yok, aş yok. hasbi ağa bu ,onda her şey var. öyle olmasa çalışır mı bütün köylüler yanında.
ya ne yapsın köylüler, evlerin damlarında esiyor taş fırtınası hep bir tortu bıraksa da bağırlarında iş varsa aş var günün sonunda.
acı türküsü ekerken kadınlar değirmen taşlarının altına onlara yardım etmek gerekmiş. bir öküz yetmeyince dönüp durmaya değirmen etrafında. bu görevi de cezmiye vermiş hasbi ağa.
bir ağıt dolusu sessizlik düşüyor, birazcık su serpiştirilirken kurumuş bulgurlara. ezilip kabuklarından sıyrılırken buğdaylar, canı düşüyor yerlere cezminin. bulgurlar kaynatılırken ocakta gözleri ateşin kızılına dönüyor.
alevden milyon sayılı değirmen basamağı. toplanıyor seslerin külleri koca koca kazanlar altından.
geliyor hasbi ağa bir hışımla. perde perde doyumsuzluk sahnesi.
başında kasketi, ayaklarında uzun çizmeleri, elinde kırbacı.
köylüler sus pus. nasıl konuşsunlar ki. ah hasbi ağa . baharların yeşilini kurutur mendebur bakışlarıyla.
cezmi diyor. ulan cezmi. sana emanet etmedik mi ahırı, içindeki atlarıyla. bre seni utanmaz arlanmaz. görmedin mi atın arka ayaklarını
yaralar çıkmış atın arka ayaklarında. senin ayaklarını da ben yaralayacağım diyerek vurmaya başlıyor elindeki kırbacıyla.
cezmi dönüp dolanıp duruyor , kaçacak yer arıyor. koşarken ayaklarını dizlerinin arkasına vuruyor
hasbi ağa ise ardından acımasızca kırbacını şaklatıyor.
günler geçiyor, aylar geçiyor, o günkü hareketi cezmiye ağadan yadigar kalıyor. cezmi artık yürürken arkasından birinin geldiğini fark ettiğinde sürekli ayaklarını dizlerine vuruyor.
-nurettin ÖNDER
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.